Monday, July 23, 2012

40 Uçuruyoruz

Tam 40. günümüzde Antalya'nın sıcağından bunalıp kaçmaya karar verdik Eskişehir'e. Minik prensesimin idrar yolu enfeksiyonu bir yandan, gaz sancıları bir yandan, ve  benim lahusa terlemelerim ve klima serinliği bir araya helince kaçmak gerekti.

Şimdi prenses 53 günlük. Anne olmak hiç de göründüğü gibi değilmiş. Dışarıdan görünen emekler denizde damlaymış.

Annelik evladının sesi soluğu herşeyi olmak demekmiş. 24 saat dikkattini ve emeğini onun üzerinde tutmak demekmiş. Uyurken bile bir "mık" sesine odaklanmak demekmiş. Ağlama çeşitlerinden ne istediğini anlamaya çalışmak demekmiş.

İdrar yolu enfeksiyonu olduğunu kızımı izleyerek anladım. Altını açtım ve rahat çiş/kaka yapması için gerekli ortamı sağladım. Anladık ki bu gaz sancısı değildi. Çiş yaparken ağlıyor, acı çekiyordu minik kuzum. İyi de minicik bebeğin idrar tahlili nasıl alınırdı ? Onu da doktorlar düşünsündü, biz sorunu dile getirelim de...

Aylık kontrolümüzde Mehmetle baş başa gittik Medikal Park'a. Kaka örneği bezinden alınıyor. İdrar içinse bebeğinizin altında poşet yapıştırılıyor. Tabi kız bebeklerde bu biraz sıkıntılı. Kızıma poşet bağlanacağı sırada benim de kadın bölümünde kontrollerim vardı.. Babamız İpek Ece ile ilgilendi. Biz hemşirenin poşeti bağlamasını beklerken kızım öyle çok çiş yapmış ki hijyen için serilen kağıtların altına geçmiş ve sedye ıslanmış . Bildiğiniz büyümüş insan gibi.. E hadi bekleyin bakalım yeni çiş için saatlerce....
Antibiyotiği atmak, idrar yolunu temizlemek için emzirmek lazım bol bol ama bakıyoruz minnoş ilk aylarda emmek için çok hevesli değil, becerikli de değil, emzirme seansları boğuşma seanslarına dönüşebiliyor... Sakın pes etmeyin. Arada biberon denemeleri yaptık bol bol beslensin diye AMA kızımın gaz, idrar yolu nedeniyle ağlama krizine girdiği bir an 5 saattir aç olduğunu düşünerek emmeye zorladım, zorladım ama emmedi. O ağlıyor ben ağlıyorum, o bağırıyor, ben daha çok bağırıyorum :)) Sesimiz sokaktan duyulmuştur kesin. Biraz da lahusa stresini attım, ağlayarak.

Kızım aç, hasta ve beslenemiyor !!! Çok panikledim. Özgemi aradım, "sakın pes etme Nil, 3 ay biberonla beslenip memeye geçen bebekler var" dedi. Sakinleşmeye çalıştım, kızımı göğsüme yatırdım, "onu içimde büyüten ve can veren Rabbim lütfen rıskını ve sağlığını da ver" diyerek dua ettim  ve birlikte uyuduk. Gece ağzı meme aramaya başladı. Uyku arasında barıştık :)) Minik prensesim sadece sancılı olduğu için emmek istememişti belki de. Ama biberonu bir daha denemeye cesaret edemedim :((

Neticede iyi anne serin kanlı olmayı öğrenmek zorunda. Serin kanlı, mantıklı, pozitif ! Bir taraftan kendine çok iyi bakmak zorunda iyi anne, süt üretmek zorunda, hasta olmamak zorunda. Allahın kadın üzerinden gösterdiği mucizeler bitmek bilmiyor. Bazen insan kendi kendini hayretle izliyor. İçimde bir canlı büyüdü, benden bir parça.. Şimdi de onu besleyen sütü üretiyorum.

O gün insanın  kafasının kızması ne demekmiş anladım. Gerçekten kafamın ortası kızdı, karıncalandı. Bu ağlama krizi üzerine havası ferah memleketim Eskişehire geldim...

Artık neredeyse 2 aylığız. İnsan evladı ne zor büyüyormuş. Kızımın göz teması kurabilmesi, eliyle bir nesneyi tutabilmesi olay olacak. 2. Ay için yeni yazımız gelecek.