Wednesday, June 11, 2014

KADIN ve TRAFİK

Bak kızım.  Bir kere bizi nörolojik, fizyolojik ve psikolojik açıdan eksik gören erkeklerin hala çoğunlukta olduğu bir toplumda bir kadının asla park sensörü kullanmasına gerek yoktur.
Geri vitese taktığın anda karşına  illa ki bir sözde centilmen çıkar. Sözde diyorum çünkü özünde bizi küçümsediğinden yardım eder. Abla gel, abla gel, gel, GEL diye gittikçe artan bir sesle bağırır. Sonra artık cinsine göre "ağar ol", "hoop" veya eliyle dur işareti yapar. "Topla topla topla" der... Ve işte bittiii. Park ettin. Ben bu tiplere çoğu zaman sinir oluyorum. Benim park sensörüm var arkadaş, sağol kendim gayet rahat parkedebiliyorum diyesim geliyor. Yine de kibarca teşekkür edip ayrılıyorum. Centilmenliktense tamam, yardımı kabul et. Ama ben bu adamlarda, hep bi hafiften küçük görme hissediyorum.
 
En unutmadığım iltifat; "Bir kadın için zeki sayılırsın."  Ne demek şimdi bu ? Zekisin ama genelde kadınlar pek zeki değildir. Yani sen kötünün iyisisin. Yani "ben senden daha zekiyim".
 
Belki de çok normal. Kadının yok sayıldığı bir devrin üzerinden daha 100 yıl bile geçmedi. Biraz erken mi çabalıyoruz "biz de varız" demek için. Biz de varız demek zorunda kaldığın anda da, al sana. Hırçın, kaprisli, çokbilmiş KADIN ! Geçmiş olsun, damgayı yedin.
 
Kadınla erkek bir midir ?Değildir. Olmasın da zaten. Olsa iyi olmazdı. Eksiklerimiz var da, fazlamız hiç mi yok ? Bence çok.

Bizim tek bir kurtuluşumuz var. Birbirimize arka çıkmamız. Aynı erkekler gibi.
 
Bizim cinste eksikliğini hissettiğim tek bir konu var. O da birbirimizi tutmamamız. Bense en alakasız ilişkim olan kadını bile mevzu kadın/erkek olduğunda savunuyorum. Savunuyorum da, ne fayda ki ! Bilmem...
Mesela, bir bayanın gerçekten tuhaf giyindiğini düşünsem bile, yanımda dile getirilmesinden rahatsız olduğumu söylüyorum. Sen o tuhaf giyindiğini düşündüğün arkadaşını çok gerekirse git yüzüne karşı uyar. Kötü olmayı göze al. Ama sakın erkeklerle iş birliği yapma. Arkanı döndüğün anda seni de konuşurlar. Bir sebep bulurlar.
Bil ki bu var olma savaşında hepimiz aynı gemideyiz. Gemi batarsa hepimiz suya düşeriz. Yükselirsek de hep birlikte... Canım kızım, inşallah değişir dünya. Bence değişen bişey yok gibi. Eskiden kadın yoktu. Şimdi var mı ? Var da süslü, püslü gıcık bişi işte ! Fazla da kafası çalışmaz.

Büyüdüm Büyüdüm

Ritüllerimiz...
  • Her yemekten sonra elini eyvallah yapar gibi göğsüne vurup "doydu doyduuu" diyoruz. Dudaklarımızı büzüştürmeyi de unutmuyoruz. Otel tatilimizden kalma alışkanlık. Dedemiz her sofradan sonra doydum dediğinde "tamam, ısrar etmeyin çocuğa."  deyip, parka götürürdü.
  • Yine yemekten sonra "büyüdüm büyüdüm" diye şarkı söylüyoruz. (Pınar Süt Reklamı.)
  • Sabah uyandığımızda "anniiee" diye ağlayıp, eğer bakıcı teyzeni görürsen "giiit, giit" diye  bağırıyorsun. Sağolsun onun da emeği sende çok ama sanırım hiçkimse anne, baba yerine konmuyor. Bu durumda teyzen "tamam kızım" deyip odasına geçiyormuş. Sen de, battaniyeni kafana örtüp,  oturma odasına yavaş yavaş gidiyormuşsun. Sonra muzip gülüş, ce ee.
  • Yemek yedirirken üst komşumuz Hatice Abla gelir, sana kızar diye korkutuyorum. Sen de gözlerini kapatıp, yok, yok (dok) diyorsun. Gözlerini kapattığında onu görmediğin için gelmeyeceğini sanıyorsun. Bir gün yemek yemiyorsun diye, alıp seni üst kata çıkarmaya kalktım, yine gözlerini kapattın sıkı sıkı :)
  • Her akşam bizi kapıda karşılayıp "Paark, Paak" diye bağırıyorsun.


Monday, June 2, 2014

Meleğim 2 Yaşında

Birtanem ,
 
2 sene göz açıp kapayana kadar geçti. Birçok kelime öğrendin ve birçok şeyi anlıyorsun. Hala müziği ve dans etmeyi çok seviyorsun. Hoplayıp, zıplamaya parkta afacanlık yapmaya bayılıyorsun. Günde 3 kere parka çıkıyoruz. Sabah uykudan önce, öğlen uykudan sonra, akşam biz eve gelince parka çıkıyoruz. En çok kaydırağı seviyorsun. Küçücük boyunla merdivenleri hızlı hızlı çıkmaya çalışman herkesi hayran bırakıyor. Parkın maskotu durumundasın. Bir de; kaydıraktan kaymadan önce mutlaka önce taşını atıyorsun, sonra kendin kayıyorsun. Sanırım ben, sen korkma diye bir kere taş atmıştım. O gün bugündür senin geleneğin haline geldi. Kaydırağın sonunda, uzanıp gökyüzüne bakıyorsun sonra taşını tekrar buluyorsun.

Artık ben de varım, ben yapabilirim i bize baya baya hissettirmeye başladın. Evin merdivenlerinin başında babanla bana "giit, git" diye tutturuyorsun. Sonra bizim kata gelince afacanlık olsun diye bir üst kata kaçıyorsun. Panikli, telaşeli hareketlerini kendime benzetiyorum. Sürekli bir yere yetişecek gibisin.

Akşam yemeklerinden sonra balkonda seni kucağımıza alıp sohbet etmek kadar huzurlu bir şey yok. Yarasaları kuş sanıyorsun, biz de bozuntuya vermiyoruz. Uykun gelince omzumuza yatıyorsun, bir de köpek ve uçak sesinden korkunca... Korkmana üzülmem lazımken, bana sığınmandan mazoşist bir zevk alıyorum. Anne de olsak insanız işte. Ne de kötüyüz :)

2 kelimelik cümleler kurmaya başladın ama genel olarak konuşkan değilsin. Daha çok işaretlerle kendini anlatıyorsun.
İstediğin brişey olmadığında, kendince tutturmak için ağlıyor numarası yapıyorsun. Sonra baktın kimse seni tınlamıyor. Bıyık altından gülmeye başlıyorsun, sonra seni gıdıklayıp iyice güldürüyoruz falan...

Evimizin neşesi. Tekrar hayatımıza hoş geldin. Senden çok şey öğreniyorum. Sen kaydıraktan kayıp da gökyüzünü izlerken ben de senin gözlerinden bakıyorum bulutlara, yıldızlara, gökyüzüne. Beni geçmişime götür. Hiç büyüme lütfen.
 Bu hafta 2 kere yaş günü kutladık.