Wednesday, July 16, 2014

Mis Kızım!

2 gündür iftar yemeklerine gidiyoruz. Sen akşam serinliğinde bahçelerde koşup oynuyorsun. Çok mutlu oluyoruz. Bütün gün evde sıcakta sıkılıyorsun. Akşam eve geldiğimizde mutlaka bir aktivite gerekiyor. Havuz, bisiklet veya paaark !
Dün evden çıkarken, kutuda duran yeni ve bir numara büyük ayakkabılarını giymek için inatlaştın. Pes ettik. Düştün ! Sonunda değiştirmemize izin verdin, küçük hanım.
Haftasonları da deniz, kum gibi Antalya nimetlerinden faydalanıyoruz.
 
 

 
 

Monday, July 14, 2014

Büyümüş MÜŞ!

Büyümüş de, dışarı çıkmaya karar vermiş. Kendi kendine çıkacakmış. Salondan dış kapımız görünüyor. Kapının önüne geldin. Büyük bir kız gibi kasıla kasıla... "anneee men dıçayı cıcıyoyum. bay baay " dedin. Bay bay derken çok sakindin.
Ben bile evden çıkarken babana bu kadar soğukkanlı, "ben çıkıyorum" demiyorum yani. O kadar havalı :)) 2 kelimelik cümle, 3 kelimelik cümle sayarken bunu duymak beni şoka soktu.
Devamında ayakkabılıktan ayakkabılarını aldın bana doğru getirdin tabi. Napacan bakalım diye merak ettiğimden giydirdim. Kapıya yöneldin. Kulbuna yetişmeye çalıştın. Olmadı. Birşey demeden mahsun mahsun gözüme baktın. Çıktık beraber.....
Sonuç olarak büyüdüğünü gösterme çabası içindesin. İyi de mağdem çişini niye sağa sola yapıp geziyorsun be kızım. Halıları topladım. Koltuklar da yıkamaya verilmez ki. Sen söylüyordun çişini. Neyin inadı bu ?

Friday, July 11, 2014

Sınırlı Saatler

Akşam, balkonda beni bekliyorsun. Papatya saçlı, küçük surat balkon duvarının üzerinden kendini göstermeye çalışıyor.  Arabamızı gördüğün anda "Anneee" diye çığlık atıyorsun. Ben o çığlığı duyunca herşeyi unutuyorum. Bütün telaşeleri, kaygıları herşeyi.
Akşam pek bişey yemek istemedim. Baban atıştırdı. Önce ikiniz havuza girdiniz. Ben evde dinlenmek istedim. Sonra baktım olmuyor. Ben sensiz dinlenemiyorum. Yanınıza geldim. İlk defa kollukla bize tutunmadan yüzdün. Bir de havuzun suyunu yutmasan, tam olacak.
Bazen işi gücü bırakıp evde oturmak istiyorum. Paranın ne anlamı var ki. Sevdiklerimizle geçirdiğimiz saatler bu kadar kısıtlıyken. Zenginlik azla yetinmektir.
 
Babanla biraz oynasan dönüp bana " anne özledim" diyorsun. Benimle biraz oynasan aynı şekilde bana... Böylece artık vakit geçirmeye doymuş olduğun tarafı "giiit", "giiiit" diye kovmamış oluyorsun. :) Sen masum bir bebek de olsan,  incitiyor "giiit, giit" demen. Bir taraftan da bu kadar düz mantık olabilmek, dünyaya senin gözünden bakabilmek istiyorum. İhtiyacın varsa "gel", yoksa "git". Bu kadar basit işte.