YOK SAYDIĞIM BİR GÜN
2006
yılındaki bir ziyaretten kalma olan bu toplama kampı anısını atlamış olmak, hiçbir günlüğümde
yer almamış olması çok ilginç. İlginç çünkü,
hiçbir zaman hayatı yüzeysel yaşayabilen biri olmadım. Hayatla ilgili,
insanlıkla ilgili kafa yoran biriydim. Ne zaman Livaneli’nin_ Serenad adlı
kitabını bitirdim, o zaman tekrar toplum ve dünya düzenleri ile ilgili kafa
yormaya başladım. Kitabın içinde küçük bir yerde Aushwitz’ de geçen bir olaydan
bahsediyordu. Birden irkildim. “Ben oraya gittim ya.” dedim içimden. Gitmiştim
ama unutmak istemiştim. Hatta Litavanya’dan Polonya’ya yapmış olduğumuz 3
günlük bir kaçamak için ve Krakow gibi güzel bir şehri bırakıp 1 saat yol
gidip, mezarlık ziyareti yapmayı hiç istememiştim. Bazen insan kendini
üzüntülere kapatıyor. Her zaman yaptığım
gibi ekibin içinde çatlak ses olmamaya çalıştım ve kabul etmiştim bu geziyi. Sahi
ne zamandan beri çatlak ses olmamaya çalışıyordum acaba. Bu ben miydim?
Kitapta
özetle zulmün dil, din, ırk gözetmediğini. Erk sahiplerinin adil olmasını
beklememek gerektiğini, hatta daha uç boyutta tüm devletlerin katil olduğunu
anlatıyordu. Pascaldan bir alıntı vardı, çok basit gibi gözükse de, aslında
değil, üzerine çok düşündüm, tekrar tekrar okudum ve halen okuyorum.
Şöyle
Demiş Pascal;
Kötünün Zaferi
"Adil
olanın peşinden gidilmesi doğrudur, en güçlünün peşinden gidilmesi ise
kaçınılmazdır. Gücü olmayan adalet ise acizdir, adaleti olmayan güç ise zalim.
Gücü olmayan adalete mutlaka bir karşı çıkan olur, çünkü kötü insanlar her
zaman vardır. Adaleti olmayan güç ise töhmet altında kalır.
Demek
ki adalet ile gücü bir araya getirmek gerek; bunu yapabilmek için adil olanın
güçlü, güçlü olanın ise adil olması gerekir.
Adalet
tartışmaya açıktır. Güç ise ilk bakışta tartışılmaz bir şekilde anlaşılır. Bu
nedenle gücü adalete veremedik, çünkü
güç adalete karşı çıkıp kendisinin haklı olduğunu söylemişti. Haklı olanı güçlü
kılamadığımız için güçlü olanı haklı kıldık."
Orada
gördüklerimin Kötünün Zaferiydi işte. Kaçtığım gerçeklerle tekrar yüzleşme zamanım
geldi. Hemen wikipedia üzerinden araştırmalara başladım. Gerisi ansiklopedik bilgiler zaten sizler de araştırabilirsiniz.Ben bir içimi dökeyim, bir yandan yazdıkça daha çok düşüneyim. Dünyanın acılarını düşündükçe, kendi sorun sandığım şeyleri küçülteyim istedim. Aşağıda çektiğim bir kaç poz. Öyle etkilenmişiz ki orada olduğumuzu ispatlayacak kendimizi kareye dahil eden hiçbir poz çekmemişiz. Bir tek pozda gaz odalarına korkuyla bakan arkadaşlarım var. Öylesine yok saymak istemişim ki, o günün üzerine bir daha hiç düşünmedim. Fotoğraf çekesimiz bile gelmemiş.