Wednesday, August 24, 2016

Hadi Hadici Olmak Yada Olmamak

Surekli çırpınan sercelere benzetirdi beni. Heyecanli, telasli. Insanin sevildigi tarafi ayni zamanda bikkinlik getiren tarafi da olabiliyor sanirim. Sabah 7 kalk borusu otuyor icimde. Denize girsem, durmaksizin yuzuyorum, guneslenicek olsam, kahvlati mi kaciyor acaba diye tedirgin oluyorum. Kitap okurken aklima bördübet koyunun yol guzergahini okumam gerektigi geliyor. Bi dur arkadas. Sakinles. Nefes al.Dur öylece. Hadi yi diyen ilk ben olmayacagim. Hadi kızım hadi kızım cok dedirttim aslinda gecmiste kendime. Simdi aynisini yapiyorum. Hadi kizim cigne, agzinda bekletme. Hadi terligini giy. Hadi hadi hadi.. Armut dibine mi duser, huy anneden mi gecer ? Neyse ki farkindayim. Bazen derin nefes aliyorum. Hicbisey yapmadan akisina birakabiliyorum. Bazen ama !

Tuesday, August 23, 2016

O AN

Bugun bir ilki yasiyorum. Ilk defa karanlikta gun batimindan hemen sonra denize girdim. Hersey dahil konseptli bir datca otelindeyiz. Oglen babamlarin cadir kampinda yaptigimiz mangaldan dolayi toktum. Restaurana ugramadik bile. Ipek uyudu. Uyandiramadim. Oyle davetkardi ki. Denizde kaybolmamak olmazdi. O anda sadece ben vardim, serin sular, yildizlar ve ben. Kimseyi dusunmeden, kaygilanmadan, özlemeden, keske demeden. Nefesimin ritmi vardi, kalbimin ritmi ve dalgalarin kiyiyi oksama sesi...Olmasi gereken gibi.

Friday, August 19, 2016

IŞIĞIM

Ülkemiz çok karanlık günlerden geçiyor canım kızım. Daha önce yeterince derinlemesine araştırmadığım herşeyi çok daha fazla okuyorum. Bütün pazar gününü ve akşam saatlerini gazete makalelerine veren anneannen, deden gibi...  İnsan anne baba olunca çocuğu ile sanki tekrar doğuyor. Senin geleceğin ve tüm çocuklarımızın geleceğinin aydınlanması için dua ediyorum. Çok zaman umutsuzluğa kapılıyorum. Öfkeleniyorum. Yeterince düşünüp, okumayanlara çok öfkeleniyorum. Ama kimseden nefret edemiyorum. Kimseye kızamıyorum. Senin o hiçbirşeyden habersiz içten gülücüklerin var ya. Gözlerinden çıkan ve yüreğinin taa derinlerinden gelen IŞIK. İşte o ışık için bin kere ölebilirim. O ışığı ve masumluğu gördüğüm zaman eriyorum. O anda kayboluyorum. Önce boğazım düğümleniyor ama sonra hafifleyiveriyorum. UMUT doluyorum. İnsan çocuğundan hiçbirşey beklememeli. Çünkü çocuğu canı, ta kendisi. Anne baba ne yapıyorsa kendi canına yapıyor aslında. Yeniden doğmuş ve yeniden yaşar gibi oluyor. Kendi ölümsüzlüğünü ilan ediyor, nesli devam ettikçe.... Ve bir insan çocuğu doğduktan sonra ölü sayılabiliyor, çünkü görevini tamamladı. 
Bundan sonra görevimiz deniz yıldızı hikayesindeki gibi gücümüz yettiği kadar çok yıldızı alıp denize fırlatmak. Belki kıyıya vurmuş milyon tane deniz yıldızının hayatını kurtaramayacağız ama kurtardıklarımız için çok şey değişecek.
Öğrenciyken Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Eğitim Gönüllüleri Vakfı gibi topluluklarda çalışmış olmalıydım. Yetimhaneleri ziyaret ettiğimizde görüyoruz ki tek bir istekleri var. Onlara örnek olmamız. Manevi abla, abi olmamız. Birlikte spor yapmamız, birlikte resim yapmamız. Okuduklarımızı paylaşmamız. Bizler fedakarlık yapmadan bu kara günler aydınlanmayacak. Dünyanın acil olarak sanata, kültüre, müziğe ihtiyacı var.