Monday, April 15, 2013

İpek Ece (10. ve 11. aylarda )

11. Ayın içindeyiz. İpek Ece'min anneannesi, dedesi geldi. Onların gelmesiyle İpeğimin gözlerindeki huzurla karışık neşeyi size anlatmak çok zor.
Bu kadar çok insan tarafından koşulsuzca sevilmenin gönül rahatlığı, iç huzurunu ona yaşatabildiğimize sevindim. Bir taraftan da yalnız kaldığımızda acaba yeterli olamıyor muyuz diye üzüldüm. Vicdan azabı çekitim.
Pıtırcığım a mektup 10. ay içindeyken;
  • "Babası gelsin dur dur, anlatalım bir bir" denilince. Bir elinin işaret parmağının diğerinin avcuna koyarak bizi taklit ediyorsun.
  • Pır pır ederken canlandı deyince ellerini çırpıyorsun.
  • Emekleme konusunda kendini hayli geliştirdin. Düz duvara bile el ayası ile tutunarak, ayağa kalkabiliyorsun.
  • Dikilir durumdayken, bir elinle destek alarak oturma pozisyonuna geçiyorsun. Tek elinle eğliip oyuncağını alıp kanepenin üzerine koyuyor sonra tekrar yere atıyorsun. Yatar durumdayken hiç zorlanmadan doğrulup oturabiliyorsun.
  • vavava, bababa diye kendi kendine sohbetleri arttırdın. Baba'yı bilinçli olarak söylüyor, Anneye benzer sesleri de ağlarken veya başın sıkışınca çıkarıyorsun.
  • Anlamadığım birşekilde geceleri sinir krizine giriyorsun. Seni sakinleştirmek, rahatlatmak için çok çaba sarfediyoruz. Son çare balkona çıkıyoruz. Rüya gördüğünü düşünüyorum.
  • Büyük Babannemiz burdaydı. Sana yürüteç aldı. Malum Antalyada ısıtma klima ile. Yerler halen buz gibi. Bu kalorifersizlikten ne çektim ben be :(. Vesselam, sarı papatyam yerlerde, fayansarda üsütebilir kaygısıyla emeklerken sürekli izlemek gerekiyor ve mümkün olduğunca halı üzerinde tutmaya çalışıyoruz seni. Hal böyle olunca karşı durduğum yürüteç biraz kurtarıcı oldu bize.
  • Yürüteci bahçeye çıkarıyoruz, alabildiğine koşturuyorsun prensesim.
  • Çiçek gördüğünde, yaprak gördüğünde "ayyy " diye çığlık atıyor.Çocuk seslerine ve kedilere bayılıyorsun. Takip ettiğin kediler senden kaçınca da bi azar çekiyor, onlara söyleniyorsun.
  • Ezan sesini ve köpeklerin havlamasını o anda ne işin olursa olsun bırakıp dinliyorsun, pür dikkat. Bende bak kızım artık yatma vakti gelmiş, bütün bebekler uyusun diyorlar diyorum :) Allah büyük, Allah bizi korusun, yardımcı olsun .... diye türkçe meal yapıyorum.
  • Bunun dışında yemek konusunda binbir numara üretiyoruz babanla. Son numaramızı baban buldu. Baban çıngırağı heyecanlı bi şekilde çalışıyor. Sonra birden ham diye turup sesi kesiyor. Tam o sırada şaşkınlıktan ağzını açıyorsun. Ben de fırsattan istifade mamaları dolduruyorum minik ağzına.
  • Artık bütün tekerlemelere alıştın, hiçbiri yemek konusunda işe yaramıyor. Bir keserim var...., bak bak bir örümcek duvara çıkıyor gizlice..., küçük kurbağa...ve daha ne duyduysak.
  • Saçlarımı sallayıp seni güldürüyordum. Gülerken ağzına yine mama...
11. ayın içinde (Nisan ayında)

  • Artık yemekleri çıngıraklı müzik eşliğinde, ve köpek havlamasını dinlerken yiyorsun. Elimde değil böyle davranmamak. Biliyorum sağlıklı olan bu değil. Normal olan senin acıkmanı beklemek ve istediğin kadar yedirmek, senin bir birey olduğunu unutmamak. Bu işe bir dur demek lazım diyor baban.
  • Anneannen seni balkona çıkartınca, kuşları, ayı yıldızları anlatıyor. Sen de artık kuş görünce vuş diyorsun.
  • Anneanneni, beni, dedeni, babanı parmakla gösterebiliyorsun. (işine gelince tabii....)
  • Sana ortapedik ayakkabılar aldık. En küçük numarası (18 no) bile 1 parmak büyük kuzucum sana.
  • Ayakkabılarla daha sağlam basmaya başladın yere.
  • Sofraya bizimle oturup yediğimiz herşeye elini sokuyorsun. Bazılarını ağzına sokuyor, birçoğunu tükürüyor, bir kısmını karambolden yutuyorsun.
  • Bu ayın ilklerinden, ilk defa salıncağa bindin. İlla ki de kırmızı salıncağa binmek istiyorsun.
  • Ha bir de simit kemirmeyi çok seviyorsun. Bir pirinç tanesini yutamazken, simiti erite erite yiyorsun.
  • Artık 4 güzel dişin var. 2 altta, 2 üstte. Bizi ıssırmaya çalışıyorsun bazen. Ben de sana "öp kızım" deyince öpüyorsun. Issırmıyorsun.
  • Galiba 1 diş daha geliyor. Bu ara huzursuzsun.
  • Bu arada tanımadğın yada az tanıdığın birisi seni sevmeye kalkarsa hemen bize sokuluyorsun. Mahçup bir gülüşle. O mahçup gülüşe ben canımı veririm.
  • Burnun nerde deyince karşındaki insanın burnunu gösteriyorsun. Ayakların nerde deyince kendi ayaklarına dokunuyorsun.
  • En çok güldüğümüz ise. Benim başımdaki tokayı alıp kendi saçına takmaya çalışıyorsun. Toka takmayı seveckesin. Bana benzemeyeceksin. Her halinle tam bir kız çocuğusun sen. Nurum benim. Pamuğum.
  • Ha bir de telefon ve kumandaları kulağına götürüp, ses dinliyorsun, telefon zannederek.




14 Mart Kadınlar Günü Kutlamaya Gideceğiz. 9,5 aylıksın
 

Karalioğlu Parkı 20 Mart
 

1 comment: