Thursday, April 25, 2013

23 Nisan Eskişehir Tatili (İpek Ece)

Anneciğim,

Cuma gecesi 19 Nisan iş çıkışı yola çıktık. Eline hemen bir elma dilimi verdim, sen onu kemirmeye çalışırken baya yol aldık.
Babanneciğin, Dedeciğin ve Anneanneciğinin sana aldığı izofixli oto koltuğu sayesinde artık daha huzurluydum yolculuk sırasında. 
Bu sefer akıllı davrandık ve yanımıza seni memnun edebileceğimiz oyuncaklar aldık.Yanıma aldığım 1 kase yoğurttan 2-3 kaşık sana yedirebildim. üzerine biberon sütünü de içince güzelce uykuya daldın. Adalyaya yaklaşırken uyandın. Kah ce oynamalar, kah tekerlemeler, kah şarkılar söylemeler... Bir yere kadar dayandın. Ve huzursuzlanmaya başladın. Seni kucağıma alıp tekrar uyutmaya çalıştım.
Üzgünüm anneciğim, yol böyle birşey. Sevdiklerimize kavuşmak için koltukta uyumak demek yol. Biraz bacakların uyuşması vs vs... Aramıza tekrar hoşgeldin.
Ve nihayet tekrar uyudun. Gece yarısı babannemize vardık. 2 gece babannenle uyudun. Kalan 2 gece de anneannenle uyudun. Ve ben tam 4 gece deliksiz bir uyku çektim.
Herkes seni çok seviyor çok özlüyor. Babannen çok cici kıyafetler alıyor seni süslüyor. Öğretmen olduğu için yeni yeni şarkılar biliyor ve seninle oynuyor. Birlikte piyona çaldınız. Videonuzu da çektik. Babannenin ve babanın kucağında piyanoya aynı ritimde vuruyorsun. Müzik kulağının olduğu düşünülüyor.
Sana yemek yedirme işlerini de bir süre babannene devrettik. Senin sarı inadını kırmayı başarabiliyor. Beni "zorla yemek yediren", "burnuna serum sıkan", "iki de bir kıyafetlerini kurcuklayıp seni rahatsız eden" kötü anne modundan biraz çıkardılar sanırım.
Evet canım senin iyiliğin için bunları sana sadece annen değil. Tüm sevdiklerin yapabilir.

 Anneanne ve Deden sana ilk arabanı aldılar. Pembe kamyon. Üzerine binip, ayaklarınla kendini ittirmeyi (pedalsız) öğreneceksin. Dakikalarca sevinçten şarkılar mırıldandın.
Yemek yerken senin iştahını açmak için çıkardığımız mmmıh seslerini sevindiğin her zaman çıkarıyor. Bizi taklit ediyorsun.
Kamyonuna kendin binip, düşe kalka kendin inebiliyorsun. Bu arada kaloriferli ev rahatlığını doyasıya yaşadık. Seni yerlere saldık ve kucağımıza almamaya çalıştık. Anneannen ve dedenle de çok sohbetler ettin, oyunlar oynadın.

Kediye de köpeğe de" hav hav" diyorsun. Hayvanları çok seviyorsun ve hiç korkmuyorsun. Sokakta başka çocukları görünce çığlık atıyorsun. Onları sevmek ve dokunmak istiyorsun.

Dönüş vakti gelip çattığında oto koltuğuna oturmak istemediğin için bu son görevi de babannemize verdikten sonra yola koyulduk.
Dönüş yolunda yaklaşık 310 kere çıngarığını, marakasını (nohut dolu bir su şişesi) yere attın ve ben 310 kere onları ıslak mendille silip tekrar eline verdim.
Geliş yolunda güzelce dişlediğin elmayı, dönüş yolunda elinde parça pinçik edip sağa sola fırlattın. Malum dönüş yolu bu !. Biraz isyanlardaydın.
Dönüşte Kütahyaya uğradık. Deden ve Anneannen bizi arabayla Kütahyaya kadar izledi. Onlar da Büyük Anneanneni görmek istedi. Orada bir küçük mola verdik. Sana yemek yedirme çabalarım boşa çıktı. Herkesin üstüne gitme çocuğun söylemleri sonucu PES ettim.

Yine de sen uyumlu bir bebeksin. Ve bizim herşeyimizsin. Dönüş yolunda farenjit oldum. Bozkır havası çarptı. Çok SERT! Sanırım Antalyalı olmaya başladık. Umarım sana bulaştırmam.

Senin dışında baban ve ben;
  • KARA KEDİ de boza içtik.
  • PINO' da pinoburger yedik.
  • Son olarak anne yemeklerine de yer kalsın diye 1porsiyon çiğböreği ikimiz paylaştık.
  • Bol bol anne yemekleri yedik. Kalabalık kahvaltılar ettik..
Şükürler olsun ki anneannen, babaannen ve deden çok iyi anlaşan arkadaşlar oldular. Böylece bizim ziyaretler çok daha keyifli olabiliyor.

Seni Seviyorum.

1 comment: